Altın madeninde 'karanlık madde' aranacak

Altın madeninde 'karanlık madde' aranacak

ABD'li bilim insanları eski bir altın madeninin derinliklerinde karanlık madde aramaya hazırlanıyorlar.


AA
Güncelleme: 12:02 TSİ 21 Kasım. 2012 Çarşamba
ABD'nin Güney Dakota eyaletindeki eski bir altın madeninin derinliklerinde karanlık maddeyi aramaya hazırlanan bilim insanları, ilk verileri Şubat ayında almaya başlayacaklarını söyledi.
Yaklaşık 265 bin litrelik bir su tankı içine yerleştirdikleri dünyanın en hassas karanlık madde detektörünü yüzeyin 1,6 kilometre derinliklerine gönderen ekip, her şeyin planlandığı gibi gitmesi durumunda evren ve evrenin kökenleri ile ilgili yüzyıllardır merak edilen sorulara yanıt bulabileceklerini ileri sürüyor.
California Üniversitesi Fizik Bölümü'nden Prof. Harry Nelson, Büyük Yeraltı Ksenon Deneyi adı verilen projenin yaklaşık 10 milyon dolara mal olacağını söyledi.

Karanlık maddenin varlığı, yerçekimsel gücü nedeniyle sadece teorik olarak biliniyor. Normal madde ve antimaddelerden çok farklı özelliklere sahip karanlık madde, yaydığı kozmik radyasyon nedeniyle yer yüzeyinden tespit edilemiyor.
Evrenin, yüzde 74'ünün insanlık için bir başka büyük gizem olan karanlık enerjiden, yüzde 23'ünün karanlık maddeden ve sadece yüzde 4'ünün de insanoğlunun bildiği tür maddelerden oluştuğu sanılıyor.
Karanlık enerjinin varlığıyla ilgili çalışma, 2011'de Saul Perlmutter, Brian Schmidt ve Adam Riess'a Nobel Ödülü getirmişti.
Perlmutter, Schmidt ve Riess, ''Süpernova'' adı verilen yıldız patlamalarını izleyerek, evrenin sürekli genişlediğini keşfetmişti.
Detektörün içinde bulunan hem sıvı hem de gaz haldeki ksenon elementi, tıpkı diyaliz makinesi gibi çalışan bir arıtma sisteminde dolaşarak karanlık maddeyi içine çekecek, içindeki yabancı maddeleri temizledikten sonra detektörde depolayacak ve insanoğlunun bilinmeze duyduğu merakı gidermek üzere yeryüzüne çıkarılacak.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25399692/

'Yanıcı buzda' 100 yıl yetecek doğalgaz buldular


'Yanıcı buzda' 100 yıl yetecek doğalgaz buldular

Nükleer enerjiye alternetif yeni enerji kaynaklarına yaptığı yatırımları artıran Japonya, yüz milyonlarca dolar harcanarak 17 yıl süren araştırmalardan sonra 'yanıcı buzdan' doğalgaz elde etmeyi başardı. Japonların başarısı, küresel enerji sektöründe 'yeni bir enerji kaynağı' heyecanı yarattı.

ntvmsnbc
Güncelleme: 11:05 TSİ 13 Mart. 2013 Çarşamba
Japonya, 21'inci yüzyıldaki doğalgaz ihtiyacını karşılamasını sağlayacak yeni bir kaynak buldu. Kıyılarının açıklarında, denizin derinliklerindeki metan hidrattan (yanıcı buz) doğalgaz elde etmeyi başaran Japonlar, dünyanın gelecekteki enerji ihtiyacı için de çok önemli bir başarıya imza atmış olabilir.
Devlet kurumu olan petrol ve doğalgaz şirketi JOGMEC yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, bir keşif gemisinin deniz yatağının 300 metre altına kadar başarıyla sondaj gerçekleştirdiği ve metan hidrat maddesinin tortusunu elde ettiği belirtildi. Metan hidrat, içinde elde etmesi çok zor olan doğalgaz molekülleri bulunduran buz benzeri katı bir madde olarak biliniyor.
Şirketten yapılan açıklamada, "Japonya'nın karasularında yer alan metan hidrat, aynı zamanda ülkemizin 100 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilir" denildi. JOGMEC, bu açıklamayla, Japonya'nın karasularında bol miktarda metan hidrat bulundurduğunu da belirtmiş oldu.

Metan hidrat.

"DEV KARBON DEPOSU"
Telegraph gazetesinin verdiği bilgiye göre, kıyı açıklarındaki metan hidrat araştırmalarında Kanadalılarla birlikte çalışan Japonların yanı sıra, ABD ve Çin'de yanıcı buzdan doğalgaz elde etmek için kendi çalışmalarını yapıyor.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS), metan hidratın dünyadaki diğer fosil yakıtlara oranla en az iki kat daha fazla karbon içerdiğini belirtti. USGS, buna rağmen maddenin ekolojik denge üzerinde yaratacağı etkinin yeterince anlaşılmadığı uyarısında bulundu.
Japon yetkililerin verdiği bilgiye göre, ülkenin batısındaki Shikoku adasının açıklarındaki okyanus tabanında, 1.1 trilyon metre küp metan hidrat bulunduğu tahmin ediliyor. Bu miktarın, Japonya'nın 11 yıllık doğalgaz tüketimini karşılayabileceği ifade edildi.
JOGMEC, '2018'in sonuyla metan hidrattan yararlanmalarını sağlayacak teknolojinin hayata geçmesini hedeflediklerini' belirtti.
17 YILLIK ARAŞTIRMA
Japonya, okyanusların derinliklerinde yatan metan hidratın sakladığı enerjiye ulaşabilmek için 17 yıldır araştırma yapıyordu. Yüz milyonlarca dolarlık projenin sonunda başarıya ulaşan Japonlar, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için dış kaynaklara olan bağımlılıklarını da önemli ölçüde azaltma şansını yakaladı.
Fukuşima faciasının yaşandığı 2011'in ardından, sahip olduğu 54 nükleer reaktörlerden 52'sini devre dışı bırakan Japonya, artan enerji ihtiyacını ağırlıklı olarak ithal ettiği sıvılaştırılmış doğalgazdan (LNG) sağlıyordu. Japonya'nın 2012'de ithal ettiği LNG miktarı 87 milyon ton olarak gerçekleşti.
Eldeedilen büyük başarının ardından, Japonya Enerji Ekonomisi Enstitüsü, yanıcı buzun 'oyun kurallarını değiştiren bir etki yapacağını' belirtti. Japon hükümeti, her yıl yapacağı sondajlarla deniz tabanında 4-7 bin metre derinliğe inerek metan hidrat çıkarmayı amaçlıyor.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25428447/




Cevher Zenginleştirme İle İlgili Bazı Yayınlar




CEVHER ZENGİNLEŞTİRME MİNERALLERİN AYRILMA PRENSiPLERi VE MADEN SANAYİİNDEKİ TATBİKATI
Raşit TOLUN
Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ankara





Bakır Hazırlama (Zenginleştirme)Teknolojisindeki Gelişmeler
H. Avni YAZAN  Ali AKAR  Levent ÖZMERİH 




CEVHER ZENGİNLEŞTİRME ATIK SULARINDAKİ SİYANÜRLERİ PARÇALAMA YÖNTEMLERİ
Muhterem KÖSE



Gravite Yöntemi








Gravite prospeksiyon yönteminin esası yerin çekim alanındaki değişimlerin incelenmesi ilkesine dayanìr. Burada gözlenen yerin gerçek gravitasyonal çekimi olmayıp, bir bölgedeki noktalar arasìndaki değişimdir. Gözlemi yapılan gravite değişimlerinin kaynağı bu nokta etrafìndaki değişimdir. Gözlemi yapılan gravite değişimlerinin kaynağı bu nokta etrafìndaki kayaçlarìn yanal yoğunluk farklılıklarından ileri gelir. Değişik kayaç birimlerinin farklì yoğunluklara sahip olmaları nedeniyle değişik jeolojik oluşumlar kendine özgü gravite anomalileri yaratırlar. Jeofizikte çevreye göre farklìlìk gösteren yapılarìn yarattığı belirti değerlerine "anomali" adı verilir.

Temel öğeleri bakımından gravite prospeksiyon yöntemi ile manyetik prospeksiyon yönteminin ortak özellikleri vardır. Gravitede jeolojik yapılar arasındaki yoğunluk farklılıkları, manyetikte ise manyetizasyon (mìknatıslanma) şiddet farklılıklarì ölçülür. Hem gravite, hem de manyetik yöntem doğal potansiyel alan yöntemi olduğundan kuramsal olarak tüm bağıntılar "POTANSİYEL ALAN" kavramlarından çıkarılabilir. Genel olarak yoğunluk değişimleri az ve tekdüze bir özellik göstermesine karşın, manyetizasyon (mìknatìslanma) ve iletkenlik  gibi değiştirgenler ani değişimler gösterirler. Bu nedenle gravite anomalileri küçük ve düzgün görünümlüdürler. Bu küçük farklìlìklarì saptayabilmek için çok duyarlì ölçüm teknikleri ile birlikte ayrìntìlì düzeltme işlemlerinin de uygulanması gereklidir.

Gravite prospeksiyonu petrol araştırmalarında taban yapıyı ortaya koymak için kullanılmaktadır. Maden aramalarında manyetik, elektrik ve elektromanyetik yöntemlere yardımcı olarak devreye girer. Gravite yöntemi arama amacıyla ilk kez A.B.D. ve Meksika' da tuz domlarının saptanmasında kullanılmıştır.  Yerçekimi ivmesi önceleri sarkaç sistemi ile ölçülmüş olduğundan çok kaba ve zor işlemleri gerektiriyordu. Zamanla göreceli yerçekimi ivmesini ölçecek çok duyarlı gravimetrelerin yapılmasıyla prospeksiyon alanında yeni ufuklar açılmıştır. Elektronik teknolojisinin gelişimiyle de yüzey, deniz ve kuyu logu gravimetreleri geliştirilmiş, özellikle kıta sahanlığı ve kıyı ötesi araştırmaları gündeme gelmiştir.

Petrol aramalarında planlanan gravite çalışmaları ön bilgi toplama işlemleri olup nokta aralıkları sık olmayan etüdlerdir. İlk aşamada saptanması istenen tortul havzanın büyüklüğü ve derinliği hakkında fikir edinmektir. Eğer bölgenin jeolojisi ve tektoniği biraz biliniyorsa, gravite yöntemi gerekli bilgileri en ucuz ve hızlı bir biçimde verebilir. Burada önemli olan durum tortul kayaçların yoğunluklarının taban kayaçların (metamorfik veya püskürük) yoğunluklarına göre daha az olmasıdır.

Yöntem, maden aramalarında ise yoğunluğu fazla olan krom, demir vs. gibi metallerin aranmasında da kullanılabilir. Altın, platin gibi ağır mineraller içeren üstü örtülmüş tünelleri saptamada yararlı olabilir. Dolmuş tünelin içindeki tortul kayaçların yoğunluklarının az olması tünelin bulunmasını sağlar. Son zamanlarda mühendislik amacına yönelik araştırmalarda da kullanılmaktadır.




Kaya Gazı nedir?


Kaya Gazı Nedir?


Kaya gazı doğalgazdaki Rusya tekelini kırabilecek mi?


Ahmet Akın, NATO uzmanı | 23 May 2012 Wednesday 12:32:54  

Kaya gazı nedir?

Son yıllarda petrol ve doğalgazın alternatifi olarak adından söz edilen kaya gazı, kayaçların gözeneklerinde yer alan küçük miktardaki doğal gazlardır. 
 
Kaya gazı neden önemli?
Petrol ve doğalgaz üretiminin yetersizliğinden dolayı neredeyse %92 oranında dışa bağımlı olan Türkiye'nin acilen yeni enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Çünkü, petrol ve doğalgaz senelerdir Türkiye'nin canını acıtmaktadır. Enflasyonun, işsizliğin, cari açığın en büyük nedeni hep enerji harcamaları olmuştur. Vergilerin çoğu, ihracatın neredeyse tamamı enerjiye gitmiştir. Ama yine de Türkiye, bugün bile "cari açık" belasından kurtulamamıştır.

Ne zaman petrol ve doğalgaz fiyatları yükselmeye başlasa, bizim ekonomistler yükselişin yol açacağı sorunları bertaraf edebilmek için gece gündüz çalışmak zorunda kalmaktadır. Ankara hükümetleri, gün ağarmadan petrole zorunlu olarak zam yapmaktadır. Ertesi gün  diğer ürünlere yapılan zamlar açıklanmaktadır.

Devletler gibi, dünyaya ihracat yapan firmalarımız da gelecekle ilgili bütün planlarını petrol fiyatlarına göre yapmaktadır. Bunun için üretimde kullanacakları parayı, bir kenara ayırıp, ne olur, ne olmaz diye atıl olarak tutmaktadır.

Petrole ihtiyacın ortaya çıktığı son yüz yılda petrol uğruna nice savaşlar oldu. Milyonlarca insan öldürüldü, ya da sakat bırakıldı, göçmen durumuna düşürüldü. İç savaşlarda ülkeler bölündü. Petrol ve doğalgaz yataklarının bulunduğu küçük ülkeler, büyük ülkelerin oyun alanı oldu.

Dünyada ve ABD'de kaya gazı çalışmaları ve teknolojisi:
Dünyada 2010 sonuna kadar kaya gazı bulmak için 15 500 kuyu açıldı. Açılan kuyuların sadece onbinde beşi kadarı ABD dışı ülkelerde. ABD'nin ise son on yılda yaptığı çalışmaların sonucunda, Texas'ta 2010 yılında 51 milyar metreküp doğalgaz ürettiği biliniyor. Bu rakam Türkiye'nin bir yılık doğalgaz tüketiminden (43 milyar metreküp) fazladır. Teksas'ta kaya gazı çıkarma ve işletmesinde istihdam edilen personel sayısı ise 12 bin kişidir. Petrol ve doğalgazdan nasibini alamamış olan Türkiye'nin her hangi bir yerinde üretilecek kaya gazı, Türkiye'nin bütün ihtiyacını karşılayabilir, ilave istihdam imkanı yaratabilir. 

Kaya gazı kuyusu açmak için uzay teknolojisine ya da atomu parçalamaya gerek yok. Mevcut teknoloji ile dikine veya yatay olarak açılacak olan kuyularla, kayalar arasına sıkışmış olan gazı basınç kullanarak yer yüzüne çıkarmak mümkün olabilmektedir. Kaya gazı çıkarmanın maliyetinin normal petrol ve doğalgaza göre %50 daha fazla olduğu bilinmektedir.

Kaya gazı doğalgaz fiyatlarını düşürecek mi?
2000'lerde başlattığı kaya gazı çalışmalarıyla bugün kaya gazı ihracatçısı durumuna gelmiş olan ABD'de, bin metreküplük gazın fiyatı 90 dolara kadar inmiştir.  ABD'nin üretip, dünyaya pazarlamaya başladığı kaya gazı, dünyanın en büyük gaz ihracatçısı Rusya'yı, ve doğalgazı adeta bir silah olarak kullanmakta olan Rusya devlet Başkanı Putin'i tehdit etmeye başladı. Bazı Rus uzmanlar, ABD'nin kaya gazı satışına başlaması nedeniyle önümüzdeki dört yıl içinde, 2016'dan sonra doğalgaz fiyatlarının kalıcı olarak yarı yarıya düşeceğini, bunun Rus ekonomisi için felaket anlamına geldiğini iddia etmektedir.

Türkiye'de kaya gazı çalışmaları ve SHELL faktörü:
TPAO'nun kaya gazı ile ilgili somut bir çalışması olmadığı bilinmektedir. Türkiye, Alp Dağlarının doğu uzanımında yer alan, Alp dağları ile Himalaya Dağlarını birleştiren coğrafi yapı üzerindedir. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde petrol, Trakya arazisinde ise doğalgaz üretilmektedir. Kaya gazının da petrol ve doğalgaz üretimi yapılan dağlık bölgelerde, dağları oluşturan kayaların gözeneklerinde olduğu bilinmektedir. Güneydoğu ve Trakya'nın yanında, Tuz Gölü alanında ve denizlerimizde de kaya gazı yatakları olabileceği değerlendirilmektedir. Konuyla ilgili uzmanların yaptıkları açıklamalara göre, bugünkü yıllık doğalgaz tüketimi miktarı (43 milyar metreküp)  tüketimi baz alındığında, Türkiye'nin önümüzdeki 35-40 yıllık doğalgaz ihtiyacı kaya gazı vasıtasıyla sağlanabilecektir.  TPOA, Haziran 2012'den itibaren SHELL firmasının Türkiye'de çalışmalara başlayacağını açıklamıştır. SHELL firmasının Türkiye ile yaptığı antlaşmanın süresi 5 yıldır. SHELL'in Güney Kıbrıs Rum kesiminin yaptığı doğalgaz ihalelerine katılmak yerine, Türkiye ile uzun süreli bir anlaşma yapış olması manidardır. Tamamen kendi bütçesini kullanarak doğalgaz, petrol ve muhtemelen kaya gazı araştırması yapacak olan SHELL'den Türkiye'nin beklentisi yüksektir. 2023 yılında sanayileşmiş ilk on ülke içine girmek ve lider ülke olmak isteyen Türkiye'nin, bu hedefe ulaşmasında kaya gazı önemli bir rol oynayabilir. 

Türkiye'de kaya gazı arama kuyuları var mıdır?
1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılması ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) dağılmıştır. Dünyanın büyük petrol firmaları, SSCB yerine kurulan Rusya Federasyonu'nun davetiyle ve sağlanan yeni olanaklarla Rusya topraklarında yarış halinde sondaj çalışmalarına başlamıştır. Bu dönemde Türkiye büyük petrol firmalarınca göz ardı edilmiştir.

1934'den beri Türkiye'de açılan üretim kuyusu toplamı 4000 kadardır. Bu yüzden, mevcut Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, petrol ve doğalgaz araştırması yapacak yatırımcılara çok büyük teşvikler sunmaktadır. Teşvik gereği, 100 varil petrol üreten bir firma, bunun 60 varilini kendisine mal edebilecektir.

Türkiye'de 2000'e kadar her yıl 5-10 arama kuyusu açılabildi. 2000'li yıllarda arama kuyusu sayısı neredeyse on kat artarak, yıllı arama kuyusu sayısı 100-200'lere ulaştı. Bu rakama iyimser gözle bakılsa bile, sadece 2010'da dünyada 15 500 arama kuyusu açıldığını da unutmamak gerekir.

Translate