Kömür Madenlerinde Metan Yöntemi



Kömür Madenlerinde Metan Yöntemi



İÇİNDEKİLER
ÖZET .......................................................................................................................................... 1
1 GİRİŞ ........................................................................................................................................ 2
2 KÖMÜR İÇERİSİNDE METAN OLUŞUMU VE ÖZELLİKLERİ ............................................... 2
3 GRİZÜNÜN TANIMI VE HAVALANDIRMA İLİŞKİSİ .............................................................. 3
4 İZLEME SİSTEMİ ..................................................................................................................... 5
5 METAN İÇERİĞİNİN BELİRLENMESİ .................................................................................... 5
6 METAN DRENAJI VE YÖNTEMLERİ ..................................................................................... 6
7 METAN DRENAJININ MALİYET-EKONOMİK DEĞERLENDİRMESİ .................................. 12
8 METAN DRENAJI VE KYOTO PROTOKOLÜ ...................................................................... 14
9 DÜNYADA METAN DRENAJI UYGULAMALARI ................................................................. 15
10 SONUÇLAR VE ÖNERİLER ................................................................................................ 17
KAYNAKLAR ............................................................................................................................ 21

ÖZET

Ülkemizde, kömür içerisinde bulunan metan gazının kazı sırasında ocak atmosferine
salınımı sonucu oluşan ve grizü olarak adlandırılan karışımın patlaması neticesinde
ciddi kazalar meydana gelmektedir. Bu teknik rapor, bütünsel bir bakış açısıyla,
uzmanlık alanı doğrudan madencilik olmayan kişilere metan ile ilgili tüm temel bilgileri
sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Öncelikle metan gazının oluşumu, özellikleri ve
kömürün metan içeriğinin nasıl tespit edileceği verilmiş, daha sonra havalandırma ile
metan ilişkisi açıklanmıştır. Sorunun nihai çözümü olan metan drenajının nasıl yapıldığı
açıklanmış, dünyadaki uygulamalar hakkında sayısal bilgiler verilmiş ve drenaj işlemine
ait temel maliyetlerden kısaca bahsedilmiştir. Sonuç olarak, kömür madenlerinde etkin
metan yönetimi, özellikle grizü ile ilgili kazaların önlenebilmesi, amacıyla yapılması
gerekenler özet halinde sunulmuştur.

1 GİRİŞ

Ülkemiz maden sektöründe yaşanan kazalarda Avrupa’da birinci dünyada ise üçüncü
sıradadır. Gerçekçi bir bakış açısı ile bu durumun rastlantı sonucu oluşmadığı yargısına
varılabilir. Sadece bu verilere bakmak bile, ciddi bir sorun ile karşı karşıya olduğumuzu
açıkça göstermektedir. Bu durumun neden kaynaklandığını analiz etmek ve sorunun
nedenini doğru teşhis etmek gerekmektedir. Teşhisin doğru olmadığı durumlarda doğru
bir çözüme ulaşmak olası değildir.
Ülkemizde en fazla maden iş kazasının görüldüğü iş kolu yeraltı kömür madenciliğidir.
Özellikle grizü nedeniyle oluşan kazalarda çok sayıda kayıp yaşanmaktadır.
Türkiye’de yeraltı kömür madenlerinde yaşanan grizü patlamalarına bağlı iş kazalarına
ait bilgiler Çizelge 1’de verilmektedir.
Çizelge 1. Türkiye’de 1983 yılından sonra yaşanan grizü patlamaları ve kayıplar.

Tarih İş kazasının olduğu maden Ölü sayısı

1983 Zonguldak-Armutçuk 103
Zonguldak-Kozlu  10
1990 Amasya-Yeniçeltik 68
Zonldak-Amasra 5
1992 Zonguldak-Kozlu 262
1995 Yozgat-Sorgun 40
1996 Çankırı-Yapraklı 5
2003 Karaman-Ermenek 10
Bolu-Mengen 5
2004 Çorum-Bayat 3
Zonguldak-Karadon 5
2005 Kütahya-Gediz 18
2006 Balıkesir-Dursunbey 17
2007 Zonguldak-Elvanpazarcık 1
2009 Bursa-Mustafakemalpaşa 19
2010 Bursa-Dursunbey 14
Zonguldak-Karadon 30
Kütahya-Tavşanlı 2

18 yılda toplam 619

2 KÖMÜR İÇERİSİNDE METAN OLUŞUMU VE ÖZELLİKLERİ

Metan, kimyasal formülü CH4 olan bir bileşiktir. Atmosferik koşullarda gaz halinde
bulunan metan kokusuzdur. Mavi, açık mavi ve beyaz renk bir alev oluşturarak yanar.
Aşağıda verilen reaksiyon uyarınca, bir mol metanın yanmasıyla bir mol karbondioksit
ve iki mol su açığa çıkar:
CH4 + 2O2 → CO2 + 2H2O + 802 kj
Metan oluşumunun açıklanması amacıyla biyojenik, termojenik, abiyojenik olmak üzere
üç teorik yaklaşım bulunmaktadır.

Termojenik teoriye göre, bitki ve hayvan kalıntılarının yeraltında, yüksek basınç altında,
çok uzun yıllar sıkışması sonucu karbon moleküllerinin bozulması ile metan gazı
oluşmaktadır.
Biyojenik teoriye göre metan, bitki ve hayvan kalıntıları gibi organik materyallerin
mikroorganizmalar tarafından bozunması sonucu oluşmaktadır.
Abiyojenik teoriye göre metan; yerkabuğunun çok derin bölgelerinde bulunan hidrojen
ve karbon moleküllerinin yeryüzüne doğru hareketleri sırasında yüksek basınç altında
başka mineraller sonucu meydana gelen kimyasal reaksiyonlar ile oluşmaktadır.
Kömür ve yan kayaç içerisindeki metan temel olarak;
i) Çatlak, kırık ve gözeneklerde serbest gaz,
ii) Çatlaklarda veya gözeneklerde yüzeye tutunmuş veya
iii) Kömür içerisinde çözünmüş halde
olmak üzere 3 farklı şekilde bulunur (Şekil 1). Bunlardan metanın serbest ve yüzeye
tutunmuş olarak bulunduğu durum emisyon hızı açısından önemlidir (Yalçın ve
Durucan, 1992).

Şekil 1. Metan moleküllerinin kömür gözeneklerindeki temsili görünüşü
Kömüre bağlı metan gazı, kömürleşme derecesi ve yan kayaçların geçirgenliğine bağlı
olarak değişmektedir (Noack, 1997).

3 GRİZÜNÜN TANIMI VE HAVALANDIRMA İLİŞKİSİ

Metan ile havanın karışımı grizü olarak tanımlanır. Grizü patlamaları havada % 4,4-16
arası metan bulunduğunda, en şiddetli patlama ise havada % 9-9,5 civarında metan
bulunması halinde meydana gelmektedir (IEC60079-20-2000/BS EN61779-1:2000
standardına göre).
Basınç altında kömür ve yan kayaç içerisinde bulunan metan gazı, kazı sırasında
atmosferik basınca sahip olan açıklıklara doğru hareket etmekte ve ocak havasına
karışmaktadır.

Şekil 2’de farklı CH4 ve O2 oranlarına sahip grizünün oluşturacağı riskler Coward üçgeni
üzerinde açıklanmaktadır.
Şekil 2. Havada bulunan metan ve oksijenin hacimsel olarak yüzdeleri ile patlama riski
oluşturmasının Coward üçgeni üzerinde gösterilmesi.
Grizü patlamasının olabilmesi için metan gazı (CH4), oksijen (O2) ve karışımın
patlamasına neden olan ateşleme kaynağı olmak üzere üç etkenin bir araya gelmesi
gerekir. Yeraltından çalışma ortamını sağlamak için havalandırma yapılması zorunlu
olduğundan ortam havasında yeterli miktarda oksijen bulunmalıdır. Kömür ve yan
kayaçtan açığa çıkan metan gelirini, drenaj yapılmadığı durumlarda, tam olarak kontrol
edebilmek mümkün değildir. Bu nedenle, yeraltında kullanılan tüm ekipmanların grizüye
karşı güvenli olması gereklidir. Buna rağmen çalışma esnasında kıvılcım oluşumunu
tam olarak önlemek mümkün olmayabilir. Bu nedenle, grizü patlamalarının
önlenmesinin en etkin yolu çalışma öncesi ve sırasında drenaj yapılmasıdır.
Kömür sahip olduğu kolloidal yapısı gereği hacminin 1 ila 40 katı kadar metan gazı
içerebilmektedir (Dallegge and Barker, 1999).
Kömür ve yan kayaç içerisinde bulunan metanın bir kısmı çalışma öncesi ve sırasında
drene edilse bile ocak ortamına mutlaka metan karışacaktır. Ortamdaki metan oranını
riskli seviyelerin altında tutabilmek amacıyla havalandırma etkin bir şekilde yapılmak
zorundadır. Bu nedenle, metan geliri olan ocaklarda havalandırmanının titizlikle
tasarlanması ve uygulanması gerekmektedir.

İZLEME SİSTEMİ

Bir yeraltı madeninin farklı kısımlarındaki hava miktarı ve kalitesinin sürekli ölçülerek
izlenmesi ve gerekli müdahalelerin yapılabilmesi için bilgisayarla kontrol edilen otomatik
izleme sistemleri kullanılmaktadır. Günümüzde izleme ve erken uyarı sistemlerinin tüm
yeraltı ocaklarında kullanılması mutlaka gereklidir.
Ocak hava miktarı ve kalitesine ek olarak, erken algılama-uyarı, ölçme ve kontrol
sistemleri tarafından yeraltında bulunan tüm makine ve teçhizat ile koşullar ölçülmekte
ve kumanda merkezinden yönetilebilmektedir.

METAN İÇERİĞİNİN BELİRLENMESİ

Çalışma sırasında ocak havasına karışacak olan metan miktarı doğrudan kömürün
metan içeriğine ve ortamın geçirgenliğine bağlıdır. Bu nedenle, öncelikle çalışma
yapılacak olan bölgede kömür ve yan kayacın metan içerikleri mutlaka belirlenmelidir.
Kömür metan içeriğinin belirlenmesinde temelde doğrudan, dolaylı ve pratik olmak
üzere 3 farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler aşağıda özet halinde sunulmaktadır:
i) Doğrudan Metan İçeriği Ölçüm Yöntemi: Doğrudan ölçüm yönteminde kömür
damarının içerisine açılan bir sondajdan elde edilen kömür karot numunesi
hemen sızdırmaz bir kap içerisine konulmakta ve daha sonra laboratuarda
numuneden ne kadar metan salınımı olduğu ölçülmektedir (Şekil 3) (Diamond
and Schatzel, 1997).

Şekil 3. Doğrudan metan ölçümü yönteminde kullanılan sızdırmaz kap ve ölçü düzeneği
(Kissell vd., 1973)
ii) Dolaylı Metan İçeriği Ölçüm Yöntemi: Dolaylı yöntemde ise görgül bağıntılarla,
laboratuar ortamında geliştirilmiş soğurma eşsıcaklık eğrilerine dayanılarak
kömürün metan içeriği hesaplanabilmektedir (Diamond and Schatzel, 1998).
6
iii) Pratik Metan Geliri Belirleme Yöntemi: Bu yöntem, ocağın hava giriş ve çıkış
yolları üzerinde seçilen istasyon noktalarında, hava içindeki metan yüzdesinin ve
hava miktarının ölçülmesine dayanmaktadır. Seçilen süre içinde, hava miktarı ve
metan oranındaki değişimleri belirleyebilmek için ya belirli aralıklarla yapılan
ölçülerin ortalaması alınmakta ya da sürekli kaydedici düzeneklerden
yararlanılmaktadır. Seçilen süre içinde üretilen kömür miktarı da belirlenirse,
özgül gaz gelirinin hesaplanması olanaklı olmaktadır. Bu şekilde elde edilen
değerler, sadece, fikir verici niteliktedir (Ökten ve Didari, 1989).

METAN DRENAJI VE YÖNTEMLERİ

Yeraltı kömür ocaklarında öncelikle grizü tehlikesinin önlenmesi amacıyla metan drenajı
yapılmaya başlanmıştır. İlk uygulama İngiltere’de yapılmış ve daha sonra tüm dünyada
hem güvenlik hem de ekonomik yararlar sağlanması amacıyla uygulanır hale gelmiştir.
Metan drenajının sağlayacağı yararlar 4 ana başlık altında toplanabilir:

1) Üretim öncesi açığa çıkabilecek metanın yaklaşık %50 ila %90’ı emilerek
uzaklaştırıldığı için yeraltı çalışması sırasında tehlike yaratacak boyutta metan
gelirinin olması önlenecektir (Şekil 4),

2) Metan geliri azaldığı için havalandırma maliyetleri azalacak ve metan nedeniyle
çalışılamayan süre önemli ölçüde kısalacağı için iş verimi artacak ve maliyetler
düşecektir. Ayrıca toz oluşumu azalacak ve daha rahat bir çalışma ortamı
oluşacaktır,

3) Üretilen metandan ekonomik bir gelir sağlanacaktır. Kömür metan içeriğinin
yaklaşık 10 m3/ton ‘dan fazla olduğu yerlerde üretim öncesi mutlaka metan
drenajı yapılması önerilmektedir (ECEES No:31, 2010),

4) İmzalamış olduğumuz Kyoto Protokoluna göre 2020 yılından sonra atmosfere
salınan karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) miktarları sınırlandırılacak ve her
ülke için bir kota belirlenecektir. 1 birim metan salınımının neden olduğu sera
etkisi 23 birim karbondioksitinkine eşittir (ECEES No:31, 2010). Bu nedenle,
ocak havasıyla atmosfere verdiğimiz metan için karbon kotamızı kullanarak ceza
ödemek zorunda kalacağız. Kömür üretimi sırasında açığa çıkması kesin olan
metanın daha önceden drene edilmesi ile hem cezadan kurtulacak hem de
ekonomik değere sahip bir ürün elde edebileceğiz. Hatta dünyada nefeslik havası
içerisinde bulunan metandan dahi enerji üreten sistemler bulunmaktadır. Bu
sistemlerin ülkemizde uygulanabilirliğinin vakit geçirilmeden araştırılması oldukça
önemlidir.
Şekil 5’den de açık bir biçimde görüleceği üzere ocak içerisinde metan geliri ile kömür
üretimi arasında çok önemli bir ilişki vardır. Ortamda yüksek metan oranı tespit edilmesi
nedeniyle zorunlu olarak yaşanan üretime ara verilmesi sonucunda üretimin sekteye
uğradığı ve önemli düşüşlerin olduğu açıkça görülmektedir.

Şekil 4. Yer üstünden açılan dik kuyularla üretim öncesi metan drenajı.

Şekil 5. Havalandırma, metan geliri ve üretim ilişkisi (Mutmansky and Wang, 1998).
Metan drenajının uygulandığı ocaklarda havalandırma maliyetinin büyük ölçüde
azaltılması sağlanmaktadır. Şekil 6’da üretim öncesi yapılan metan drenajının
havalandırma maliyetlerini önemli ölçüde düşürmekte olduğu açık bir biçimde
görülmektedir (Kissell, 2006).

Şekil 6. Metan drenajının havalandırma maliyeti üzerine etkisi.

Drenaj ile elde edilen metan; elektrik enerjisi üretiminde, kömür kurutmada, araçlarda
yakıt olarak, ısınma ve soğutmada, endüstriyel tesislerde ve termik santrallerde yakma
havasına katılarak kullanılmakta, doğal gaz boru hatlarına dahi verilmektedir. Şekil
7’de, 2009 yılı itibariyla tüm dünyada kömür damarlarından drenaj yoluyla elde edilen
metanın kullanım alanları ile ilgili proje türlerini gösterilmektedir. Sadece 2009 yılında
1,582 milyon m3 lük kömüre bağlı metan gazı üretimi yapılmıştır (ECEES No:31, 2010).
Kömür kökenli metanın doğalgaz olarak kullanılabilmesi için gazın en az % 95 oranında
metan içermesi ve % 4’ den fazla non-hidrokarbon gazları içermemesi gerekmektedir.
Bu koşullara uygun metan gazının bazı süreçlerden geçmesi ile doğal gaz olarak
kullanılması sağlanmaktadır (Bibler and Carothers, 2001).

Şekil 7. 2009 yılı itibariyla dünyada drene edilen metanın kullanım alanları.

Metan drenajı, üretim faaliyeti başlamadan önce ve üretim sırasında olmak üzere 2
farklı şekilde yapılabilmektedir. Üretim faaliyeti başlamadan önce yapılan metan drenajı
uygulamasıyla kömürün içermekte olduğu metanın % 50 - % 90 arasında bir oranda
emilimi sağlanmaktadır. Üretim sırasında gerçekleştirilen metan drenajı uygulamasında
ise % 30 – % 60 arasında bir oranda metan gazı emilimi sağlanabilmektedir.
Emilimi yapılarak üretilecek kömür kökenli metan miktarı; kömür damarı ve çevreleyen
tabakanın gaz içeriği, tabakaların geçirgenliği, drenaj süresi, pompa tarafından
uygulanan negatif basıncın büyüklüğü, üretim sistemi ve diğer jeolojik değişkenlere
bağlı olarak değişmektedir. Metan drenajının etkin ve verimli olarak yapılabilmesi için bu
etmenlerin her saha için ayrıntılı olarak belirlenmesi gerekir.

a) Üretim Faaliyeti Öncesi Metan Drenajı

Üretim faaliyeti başlamadan önce metan drenajı ile metan gazı doğrudan yer üstünden
kömür damarına ulaşılan sondajlar yardımıyla yapılmaktadır (Şekil 8). Bu sayede
kömürün metan içeriği azalacağından hazırlık ve üretim çalışmaları sırasında ocak
havasına karışacak metan miktarı daha düşük olacak ve risk yaratma potansiyeli kabul
edilebilir düzeyde olacaktır. Üretimi yapılacak olan kısımlarda üretimin başlayacağı
tarihten itibaren 2 ile 7 yıl önce metan drenajının yapılması önerilmektedir (EPA, 1999b).

Şekil 8. Üretim öncesi metan drenajı.

b) Üretim Sırasında Metan Drenajı

Artan üretim miktarı ve derin ve bakir alanlarda üretim yapılması nedenleriyle kömür
madenlerinde metan daha önemli bir haline gelmektedir (Shinji vd., 2009).
Bir sahada üretim öncesi metan drenajı yapılmış olsa dahi üretim sırasında da metan
drenajı uygulamasına devam edilmelidir. Kullanılan drenaj delik sistematiği ve
mühendislik teknolojisi açısından üretim sırasında metan drenajı uygulaması temel
olarak 3’e ayrılmaktadır:

• Yatay Sondaj Delikleri İle Drenaj: Taban veya tavan yollarından delinen yatay sondaj
deliklerinden uygun teçhizat ile metanın emilmesi ve emilen metanın bir pompa-iletim
borusu ağı ile yeraltında toplanıp, yer üstüne iletim borularıyla naklinin gerçekleştirilmesi
sağlanır. (EPA, 1999b).
Bu yöntem hazırlık çalışması adı altında yürütülen çalışmalara dahil bir uygulamadır ve
panodan üretim yapılmadan önce drenaja başlanmalı ve üretim sürecinde devam
edilmelidir. Taban ve tavan yollarının açılması sırasında yeni çalışılacak pano hazır hale
getirilirken, bir yandan da panodaki kömürün ihtiva ettiği metan gazı emilerek, daha
panoda çalışmaya başlamadan önce iş sağlığı ve güvenliği yönünden metan hususunda
gerekli önlemlerin alınması sağlanır. Şekil 9’da yatay sondaj delikleri ile metan drenajı
işlemi şematik olarak gösterilmektedir.

Şekil 9. Yatay sondaj delikleriyle drenaj yöntemi, (McPherson, 2004).

300 metreye kadar olan uzunluktaki delikler kısa delik olarak kabul edilmekte olup, bu
deliklerden metanın emilim verimliliği yaklaşık %20 oranında gerçekleşmektedir. Uzun
deliklerde verimlilik ise, örneğin yaklaşık 1200 metre uzunluğundaki bir delikte metan
kazanma verimi %40’a kadar çıkabilmektedir (EPA, 1999b).

• Çapraz Sondaj Delikleri İle Drenaj: Maden açıklıklarından açılı olarak, çapraz şekilde
delinen sondaj deliklerinden de metan drenajı yapılmaktadır (Şekil 10). Bu yöntem
özellikle tavan ve taban taşından da metan gelirinin olduğu durumlarda uygulanmaktadır
(ECEES No:31, 2010).

Şekil 10. Tavan ve tabana açılan çapraz deliklerle drenaj.

• Göçükten Metan Drenajı: Yeraltı kömür madenciliğinde göçüğe bırakılan kısımda da
metan oluşumu gözlenebilmektedir. Üretimin tamamlanmış olduğu kısımlarda metan
varlığına bağlı grizü patlaması ve/veya yangın riski bulunmaktadır. Göçüğe bırakılan
alanlarda yangın/patlama oluşması durumunda müdahale edebilmek çok zordur.
Bu bağlamda, yeryüzünden göçüğe bırakılan alanın üstüne dikey sondajlar a.ılarak
veya bir degazifikasyon galerisinden göçüğe bırakılan alana dik ve/veya açılı olarak
sondajlar sayesinde göçüğe terk edilmiş alandaki metanın emilimi sağlanır (Şekil 11).
Göçük içerisinden metan emilimi sırasında göçüğe hava girmemelidir. Göçük içerisinde
bırakılan algılayıcılar tarafından oksijen varlığı tespit edilirse, metan iletim hattı ve
sistem kapanmakta ve böylece yangın oluşumu önlenmektedir (Young , 2005).

Şekil 11. Göçükten metan drenaj yöntemi.

Şekil 12, yer üstünden yapılan sondajlarla göçükten metan üretimi gösterilmektedir.
Yerüstünden sondajlarıyla göçükte metan emilimi sırasında elde edilen gazın metan
içeriği %30 - %70 arasında olmaktadır (Gatnar and Tor, 2003). Drenaj sistemlerinin
performansı ve elde edilen gaz içerisindeki metan oranı; sondajların lokasyonuna,
kömür damarının gaz içeriğine, üretim yöntemine, kömür damarı sayısına, kömür
damarının kalınlığına ve gaz üretim süresine bağlı olarak değişmektedir (Kirchgessner
vd., 2002).

Şekil 12. Göçükten metan drenajı uygulamasına bir örnek, (Hartman v.d., 1997).

7 METAN DRENAJININ MALİYET-EKONOMİK DEĞERLENDİRMESİ
ABD Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (NIOSH) tarafından gerçekleştirilen
araştırma sonucunda; Oda-topuk sisteminde kömür üretimi gerçekleştirilen yeraltı
kömür madenlerinde metan drenajının ekonomikliği 19 m3/ton metan geliri olduğu
zaman oluşmaktadır. Uzun ayak sisteminde kömür üretimi gerçekleştirilen yeraltı kömür
madenlerinde metan drenajının ekonomikliği 12 m3/ton metan geliri olduğu zaman
oluşmaktadır (Goodman vd, 2002). Ancak dünyada çok daha düşük metan içeriğine
sahip kömür damarlarından ekonomik olarak metan üretimi yapılabileceği belirtilmiş
olmasına rağmen bu rapor kapsamında yapılan çalışma esnasında güvenilir kaynak
bulunamadığı için burada verilmemektedir.
Metan drenajı ile ilgili olarak maliyetler hakkında literatürde bulunan bilgiler özet halinde
sunulmaktadır. Drenaj işleminin ekonomisi ile ilgili olarak ayrıntılı bilgiye ulaşmak
mümkün olamamıştır. Çizelge 2’de, ABD’de 3 sahada (San Juan Basin, Black Warrior
Basin, Central Appalachian Basin) metan drenajı uygulamaları ile ilgili maliyetler
verilmektedir. Çizelge 2 ve Çizelge 3’te yer alan bilgiler; 6000’den fazla metan drenajı
için yapılan sondaj uygulamalarından elde edilen verilere dayanmaktadır.
Çizelge 2 . ABD’de metan drenajı ile ilgili maliyetler.
Drenaj Yöntemi Harcama Kalemleri Maliyetler
(ABD Doları) Kaynaklar
Dikey Sondaj
İlk Yatırım Maliyeti
Jeolojik ve Jeofizik Çalışmaları 20.000-30.000
(Logan v.d. 1987)
(Zuber v.d., 1990)
(Fraser v.d., 1991)
(Kuuskras ve Boyer,
1993)
(Rogars, 1994)
(Wills, 1991)
(Petzet, 1997)
Sondaj Delgi İşlemi ve Tamamlama 110.000-300.000
Ekipman Kiralama 60.000-120.000
Su Kullanım Sistemi 40.000-50.000
Kuyu Geçirgenliğini Artırma 60.000-80.000
Mühendislik ve İdari Yönetim Hizmetleri 30.000-100.000
Toplam 320.000-640.000
İşletme Maliyeti 20.000-40.000 $/yıl
Göçük Sondajları
İlk Yatırım Maliyeti
Proje, Planlama, Topografya Çalışmaları,
Haritalama, Ruhsat 17.900-31.000
(Kline v.d. 1987)
(Niederholer ve
Lambert, 1987)
(Baker v.d., 1988)
(Lambert, 1989)
(Hanby, 1991)
Yol Yapımı 56.000-122.000
Sondaj Delgi İşlemi ve Tamamlama 112.000-182.000
Ekipman Kiralama 72.000-120.000
Yönetim Hizmetleri 50.000-80.000
Toplam 307.900-535.000
İşletme Maliyeti 20.000-40.000 $/yıl
Yatay Sondaj İlk Yatırım Maliyeti Metre Başına Maliyet 33-66 ABD$/m
(Baker v.d., 1988)
(Kim ve Mutmansky,
1990)
105.000-640.000 ABD$/yıl/proje
Çapraz Sondaj İlk Yatırım Maliyeti Metre Başına Maliyet 125-184 ABD$/m
İşletme Maliyeti 105.000-640.000 ABD$/yıl/proje
Çizelge 3’de, yeryüzünden kömür damarına açılan dikey sondajlar ile göçükten metan
emilimini gerçekleştirmek için açılan sondaj deliklerinin maliyetleri verilmektedir.
Yaklaşık 14 m3/t metan geliri olan bir kömür madeninde (20 yıl süreyle) yeryüzünden
dikey sondaj delikleri oluşturularak yapılan metan drenajı yöntemi ile toplamda
$11.000.000 tasarruf sağlandığı araştırmalar sonucu ortaya koyulmuştur. Eğer dikey
deliklerle beraber aynı zamanda yatay sondaj delikleri yöntemi ile metan drenajı
uygulanırsa ek olarak $ 3.000.000 daha tasarruf sağlanabilmektedir (Kim and
Mutmansky, 1990).

Çizelge 3. Göçükten metan drenajı için yer üstünden açılan sondaj deliklerinin maliyeti.

Göçük Sondajı Başına İlk Yatırım Maliyetleri (ABD Doları)
Saha adı En küçük Ortalama En büyük
Göçük Sondajıa
Central Appalachian 80.000 130.000 190.000
Northern Appalachian 60.000 110.000 170.000
İllinois 50.000 100.000 160.000
Warrior 90.000 140.000 200.000
Western 100.000 150.000 210.000
Dikey Sondajb
Central Appalachian 80.000 125.000 225.000
Northern Appalachian 50.000 140.000 205.000
İllinois 45.000 115.000 195.000
Warrior 90.000 190.000 290.000
Western 320.000 450.000 580.000
a İlk Yatırım Maliyetiruhsat, saha hazırlık, geliştirme çalışmaları, sondaj delgi işlemi ve
tamamlama, kuyu teçhizatı ile ilgili tüm maliyetleri içermektedir.
bİlk Yatırım Maliyeti ruhsat, saha hazırlık, geliştirme çalışmaları, sondaj delgi işlemi ve
tamamlama, kuyu teçhizatı, su basıncıyla çatlak oluşturma ile ilgili tüm maliyetleri
içermektedir.
Kaynaklar: (USEPA, 1993), (USEPA, 1990), (ICF Resources, 1990), (ICF Resources,
1989), (Ammonite Resources, 1991), (Hunt ve Steele, 1991), (Spears ve Associates, 1991),
(Baker vd., 1998)
Not: Bazı araştırmacılar Çizelge 2 ve Çizelge 3’de gösterilen maliyetleri geleneksel olağan
maliyetlerden oldukça fazla bulmaktadırlar. Okuyucular bunu göz önünde
bulundurabilirler.

8 METAN DRENAJI VE KYOTO PROTOKOLÜ

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, 5 Şubat 2009’ da TBMM
Genel Kurulu’nda kabul edilip, 17.02.2009/27144 Tarih-Sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yasalaşmıştır.
Kyoto Protololü, çevre ve iklim koşullarını olumsuz olarak etkileyen ve sera etkisine
sebep olan altı gazın [Karbon dioksit (CO2), Metan (CH4), Diazot monoksit (N2O),
Hidroflorokarbonlar (HFCs), Perflorokarbonlar (PFCs), Kükürt heksaflorid (SF6)]
atmosfere olan salınımını azaltmayı amaçlamaktadır.
Protokol kapsamında 2013 yılına kadar Türkiye’ye herhangi bir kota sınırlaması
öngörülmemiştir. 2013 yılında Türkiye, ülkemiz çıkarları da göz önünde bulundurularak
şekillendirilecek yeni bir ek sözleşme yapacaktır.
Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Kyoto Protokolü’nün 3.
maddesine göre 2008-2012 dönemi için 1990 yılında gerçekleşen sera gazı etkisine
sebep olan gazların atmosfere salınım miktarının %5 oranında azaltılması ön
görülmüştür.
Dünyada insan kaynaklı (antropojenik) metandan ortaya çıkan sera gazı oranı %70’dir.
Diğer bir ifadeyle, sadece %30’lık oranda metan doğal yollardan oluşturmaktadır.
Metanın, insan kaynaklı sera gazları içindeki oranı da %17’dir. Antropojenik sera gazları
içinde kömür madenciliği ile oluşan sera gazı etkisi %8’dir (EPA, 1999a).
7-9 mikrometre dalga boyundaki infraruj ışınları soğurma yeteneğinin bulunması
nedeniyle, metan gazının sera gazı oluşturma etkisi karbondioksite oranla yaklaşık 23
kat daha fazladır. Bu nedenle, metanın önemli derecede bir sera gazı etkisi oluşturma
yeteneği bulunmaktadır (ECEES No:31, 2010).
Kirli hava dönüş yolunda bulunan metanın yakalanarak kullanılması ve drenaj
sayesinde doğaya salınan metan kazanılarak bir ekonomik değere dönüştürülebilir.
Metan drenajı ile elde edilen kömür kökenli metanın sera gazı etkisi azaltılabilir (Utaki,
2009).

9 DÜNYADA METAN DRENAJI UYGULAMALARI

Dünyada metan drenajının geçmişi 18.yy’e kadar dayanmaktadır. İngiltere’de ilk metan
drenajı 1730 tarihinde yapılmıştır. 1880’li yıllarda ilk kez kömür kökenli metan
aydınlatmada kullanılmıştır. 20. yy’nin ilk yarısında Avrupa’da metan drenajı yaygın hale
gelmiş ve bir çok ülkede uygulaması yapılmıştır (Upper Silesian/Polonya 1937 ve
Almanya 1943). 1950’li yıllarda sistematik metan drenajı uygulaması Almanya’da
geliştirilmiş ve uygulama tüm Avrupa’ya buradan yayılmıştır. 1960’lı yıllarda kömür
kökenli metan önceleri endüstride kullanılmaya başlanmış sonraları enerji elde edilmesi
uygulamaları gerçekleştirilmiştir (ECEES No:31, 2010).
Günümüzde dünyada yer altı kömür madenlerinden kömür kökenli metanın kazanılması
ile ilgili bir çok proje yürütülmektedir. Avustralya, Çin, Çek Cumhuriyeti, Fransa,
Almanya, Japonya, Kazakistan, Meksika, Polonya, Rusya, Ukrayna, İngiltere ve ABD’de
kömür kökenli metan drenajı ile gaz üretimi ile ilgili projeler hayattadır. Ancak, bu
ülkelerde projelendirme ve faaliyet aşamasında olan kömür kökenli metan drenajı
uygulamalarına ilişkin ayrıntılı bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Bazı ülkelerde metan
drenajı ile ilgili yürütülen projeler hakkında kısa bilgiler aşağıda sunulmaktadır:
A.B.D.: A.B.D.’de halen kömür kökenli metanın drene edilmesi hakkında 39 adet proje
bulunmaktadır. Virginya’da (88 MW) dünyanın ikinci büyük kömüre bağlı metandan
enerji edilen enerji santrali bulunmaktadır. (Methane to Markets Projects, 2008)
A.B.D.’de bulunan kömür kökenli metan rezervi ve üretim miktarları, Şekil-10’da
verilmektedir. ABD’de yürütülen kömür kökenli metan üretimi için günümüze kadar
yaklaşık 40.000 adet sondaj yapılmış olduğu belirtilmektedir. 1990 yılı başından itibaren
metan üretimi önemli düzeyde artmıştır. ABD’de doğal gaz üretiminin %10’u kömür
kökenli metandan elden edilen gaza dayanmaktadır (Jessen vd., 2007).

Şekil 13. ABD’de kömür kökenli metan rezervi ve üretim miktarları.

İngiltere: İlgiltere’de halen kömür kökenli metanın drene edilmesi hakkında 33 adet
proje bulunmaktadır. 20 m3/ton metan bulunan South Wales’de önemli sayıda ticari
yatırım bulunmaktadır (Methane to Markets-UK, 2005).

Çin: Çin’de 2006 verilerine göre 300 den fazla metan drenaj sistemi kurulmuş maden
bulunmaktadır. Bu sistemlerden 3,24 milyar m3 metan drene edilmiştir. Ayrıca, 2007
Ağustos itibariyle 25 ten fazla yeni proje de onaylanmıştır. (Huang, 2007).
Çin’de kömür kökenli metanın çeşitli alanlarda kullanılması amacıyla oluşturulmuş 41
adet proje bulunmaktadır (Methane to Markets Projects, 2008).

Japonya: Japonya’da halen kömür kökenli metanın drene edilmesi hakkında 2 adet
proje bulunmaktadır (Methane to Markets Projects, 2008).
Japonya ile Çin arasında kömür madenlerinde iş güvenliği husunda bir araştırmaçalışma
alanı oluşturulmuştur. Ayrıca iki ülke arasında; temiz kömür teknolojileri ve
kömür kökenli metandan faydalanma konularında bir iş birliği bulunmaktadır (Shinji vd.,
2009).

Ukrayna: Ukrayna’da 9 adet metan drenajı sistemi kurulmuş maden bulunmaktadır
(Methane to Markets Projects, 2008).

Rusya: Rusya’da, halen 7 adet kömür kökenli metan drenajı ile ilgili proje
bulunmaktadır. (Methane to Markets Projects, 2008). Ayrıca 2 adet kömür madeninde
göçükten metan drenaj yöntemi projelendirilmiştir (Methane to Markets Partnership,
2007).

Polonya: Polonya’da, 14 adet kömür kökenli metan drenajı ile ilgili proje bulunmaktadır.
Polonya’da, 7 metan drenajı sistemi kurulmuş maden bulunmaktadır (Methane to
Markets Projects, 2008).

Almanya: Almanya’da, 47 adet kömür kökenli metan drenajı uygulamasından önemli bir
ekonomik gelir elde edildiği bildirilmektedir (Methane to Markets Projects, 2008).

Avustralya: Avustralya’da, 15 adet kömür kökenli metan drenajı ile ilgili proje
bulunmaktadır (Methane to Markets Projects, 2008).

Dünyadaki uygulamalardan da anlaşılacağı üzere metan drenajı oldukça yaygın bir
uygulama olup bir çok proje hayata geçmiş durumdadır. Bu konuda dünyada önemli bir
bilgi birikimi ve deneyim bulunmaktadır. Ülkemizde de yapılması zorunlu olan
uygulamalardan önce bu bilgiye doğru şekilde erişmek ve tecrübelerden etkin bir şekilde
yararlanmak çok önemlidir.

10 SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Madenler doğal oluşumlar olmaları itibarıyla dünya üzerinde birbirinin aynı olan iki
madenin var olduğunu söylemek olanaksızdır. Her maden işletmesi kendine has
jeolojik, tektonik, coğrafik özellikler ve çevresel koşullara en uygun olacak şekilde
üretilmek zorundadır. Bir kimya fabrikasında veya demir-çelik tesisinde söz konusu olan
yaklaşık standart süreçler maden işletmelerinde geçerli değildir. Bu nedenle, maden
işletmelerinin tasarlanması ve işletilmesi sırasında çok daha titiz ve multi-disipliner bir
çalışma yapılması gereklidir.

Bir maden işletmesinde uygulanan işlemler sürecine bir bütün olarak bakılmalıdır. İşçi
sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uygun olarak yapılmayan bir çalışmanın ekonomik ve
verimli bir şekilde sürdülebilir olması mümkün değildir. Diğer taraftan madencilik bilim ve
teknolojisine uygun bir çalışma yapmadan da iş güvenliğini sağlamak imkan dahilinde
değildir. Kısaca, kazaların en az düzeye çekilebilmesi için işletmenin çok iyi
tasarlanması, tasarımın çalışma sırasında elde edilen yerel verilerle sürekli olarak
iyileştirilmesi, hazırlık ve üretim süreçlerinin ayrıntılı olarak belirlenmesi ve titizlikle takip
edilmesi gereklidir.

Ülkemizde madencilik faaliyetlerinin yapılandırılması ve izlenmesi sırasında yukarıda
belirtilen ilkeler doğrultusunda bir çalışma yapıldığını söylemek zordur. MİGEM maden
faaliyeti ile ilgili neredeyse sadece şekilsel düzenlemeleri yapabilmekte, Çalışma
Bakanlığı ise bir madendeki eksiklikleri yine sadece şekilsel olarak tetkik etmektedir.
Oysa, bir cevher yatağı özelliklerini dünya standartlarına uygun şekilde belirlemeden ve
gerçek anlamda bir fizibilite çalışmasını takiben ayrıntılı maden projesini yapmadan
üretime başlanması kabul edilemez. Ne yazık ki ülkemizde gerçek anlamda fizibilite
çalışması yapmadan geleneksel teknikler kullanılarak hemen üretime geçilmekte ve
sonuç olarak hem iş güvenliği zaafiyeti yaşanmakta hem de milyonlarca yıllık bir süreç
sonucunda meydana gelmiş olan cevher yatakları bir daha kullanılamaz şekilde ziyan
edilmektedir. Ülkemizde madencilik sektöründe çok kaza olmasının temel nedeni budur.
Kazaların önlenmesi madencilik süreçlerinin tamamının düzeltilmesiyle sağlanabilir.
Sadece güvenliğin sağlanmasına yönelik yaptırımların devreye konması, kazaların
azaltılması yönünde bir aspirin etkisi yaparak nispi bir iyileşmeye neden olacak, ancak
uzun vadede temel sorunun ortadan kalkmasına bir katkı sağlamayacaktır.
Bizler maden işletmeleri ile ilgili olarak sadece iş kazalarını görebiliyor ve
değerlendirebiliyoruz. Ancak, Allah’ın nimetlerinden olan madenlerimizin çoğunlukla,
tabiri caizse, nasıl talan edildiğinin, verimsiz bir şekilde tüketilerek potansiyellerinin çok
altında ülke ekonomisine kazandırıldığının farkına varamıyoruz. Madenciliğin bilimsel
ve teknolojik yöntemlere uygun olarak yapılması sayesinde iş güvenliği ve sonuç olarak
genel anlamda işletme ekonomisinin artması sağlanacaktır.
Ülkemizde son 5 ay içerisinde 3 grizü faciasının yaşanmış olması, madenlerimizdeki
çalışma sistematiği incelendiğinde, ne yazık ki, büyük bir sürpriz olarak
değerlendirilmemelidir. Metan-hava karışımına grizü denmektedir. Hava içerisinde
yaklaşık %4,4-16 oranında metan olması bir kıvılcım ile patlayabilir nitelikte bir karışım
oluşturur. Dolayısıyla, hava içerisinde bu oranlarda metan bulunması kesinlikle
önlenmelidir. Hava içerisindeki metan oranı %2 olduğu anda ocak tahliye edilmelidir.
Ancak, Karadon faciasında da yaşandığı üzere ocaktaki işçileri tahliye etmek her zaman
mümkün olamamaktadır. Bu nedenle grizü facialarını yaşamamak için temel ilke asla
ocak havasındaki metan oranının tehlikeli sınırlara gelmemesini sağlamaktır. Kömür ve
yan kayaç içerisinde emilmiş vaziyette bulunan metan miktarının fazla olduğu
durumlarda, havalandırma nizami olarak bile yapılsa, tehlikeli sınırlara yaklaşmadan
çalışmak zordur. Bu nedenle sorunun nihai çözümü, hazırlık veya üretim yapılmadan
önce kömür ve yan kayaç içerisinde bulunan metanın önemli bir kısmının drene edilerek
çalışma sırasında gelebilecek olan metan miktarının azaltılmasıdır. Hazırlık ve üretim
çalışmaları sırasında da metan drenajına devam edilmelidir. Hatta üretim sonrası oluşan
göçüklerden de metan elde edilebilir.
Metan drenajının sağlayacağı yararlar 3 ana başlık altında toplanabilir:

1. Üretim öncesi açığa çıkabilecek metanın yaklaşık %50 ila %90’ı emilerek
uzaklaştırıldığı için yeraltı çalışması sırasında tehlike yaratacak boyutta metan
gelirinin olması önlenecektir,

2. Üretilen metandan ekonomik bir gelir sağlanacaktır. Ayrıca, ocak havalandırma
giderleri ve yüksek metan oranı nedeniyle çalışmanın durması en az düzeyde
olacaktır. Ocak içerisine verilen havanın daha az olması nedeniyle daha az toz
oluşacak ve çalışma koşulları iyileşecektir.

3. İmzalamış olduğumuz Kyoto Protokoluna göre 2020 yılından sonra atmosfere
salınan karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) miktarları sınırlandırılacak ve her
ülke için bir kota belirlenecektir. 1 birim metan salınımının neden olduğu sera
etkisi 23 birim karbondioksitinkine eşittir. Bu nedenle, ocak havasıyla atmosfere
verdiğimiz metan için karbon kotamızı kullanarak ceza ödemek zorunda
kalacağız. Kömür üretimi sırasında açığa çıkması kesin olan metanın daha
önceden drene edilmesi ile hem cezadan kurtulacak hem de ekonomik değere
sahip bir ürün elde edebileceğiz. Hatta dünyada nefeslik havası içerisinde
bulunan metandan dahi enerji üreten sistemler bulunmaktadır. Bu sistemlerin
ülkemizde uygulanabilirliğinin vakit geçirilmeden araştırılması oldukça önemlidir.

Grizü patlamalarını önlemenin ön koşulu metan drenajı yapılmasıdır. Dolayısıyla,
öncelikle metan geliri olduğunu bildiğimiz sahalardaki lokasyona bağlı metan içerikleri
belirlenmelidir. Kömür ve yan kayacın metan içeriklerini belirlemeden alınacak
önlemlerin ne olduğunu ve nasıl bir uygulama ile tehlikelerin önlenebileceğini belirlemek
rasyonel ve bilimsel olmayacaktır. Örneğin, Dursunbey ve Mustafakemalpaşa’da
kömürün metan içeriği hakkında bilgi sahibi değiliz. Bu durumda sorunun nihai
çözümünde nasıl bir yaklaşımda bulunacağımızı bilmemiz mümkün değildir. Bu
tansiyonunu dahi ölçmeden bir kalp hastasını ameliyat etmek gibidir.

Metan geliri ve drenaj özelliklerini etkileyen en önemli etmenlerden diğeri kömür
ve yan kayacın gaz geçirgenliğidir. Tektonik yapı da bu açıdan son derece önemlidir.
Bütün bu ayrıntılar yerinde yapılacak tetkik ve deneylerle belirlendikten sonra
bilgisayarda sayısal gaz akış modelleri oluşturulmalıdır.Bu sayede metan geliri
optimizasyonu yapılabilir.

Ülkemizdeki en önemli linyit havzası olan Soma’da yeni çalışma bölgelerinde,
derinliğin artmasına bağlı olarak kömürün yüksek miktarlarda metan içeriğine sahip
olduğu belirlenmiştir. Burada hata yapılması asla kabul edilemez. Gerekli olan tüm
araştırmalar yapılmadan ve metan drenajı gerçekleştirilmeden burada kesinlikle üretime
başlanmamalıdır. Kömür damarının kalın olması ve havzada günümüze kadar
metansız ortamlarda çalışılması nedeniyle tecrübe eksikliği nedenleriyle metan drenajı
yapılmadan üretim yapılması yeni bir faciaya sebep olabilir.

Grizü facialarının önlenmesi için alınması gerekli olan önlemler özet olarak verilecek
olursa:

1. Genel yeraltı kömür ocağı kuralları zaten her koşulda harfiyen uygulanacaktır.
Ocak içerisinde mutlaka alevsızdırmaz özellikte ekipman kullanılmalıdır. Metan
geliri olan taş baca ve özellikle kömür bacalarda özel tip antigrizü özellikte
patlayıcı kullanılmadır.

2. Ocak havalandırması mutlaka kurallara uygun olarak mümkünse bilgisayarlı ağ
analizi kullanılarak yapılmalıdır. Her kritik noktada otomatik ölçüm cihazları
bulunmalı ve bu ölçümler yer üstündeki bir kontrol istasyonundan devamlı olarak
izlenmeli ve gerekli müdahaleler etkin olarak yapılabilmelidir.

3. Az miktarda dahi metan gelirinin olduğu tüm bacalarda belirli aralıklarda
bindirmeli ayna kontrol sondajlarının açılması zorunlu olmalıdır.

4. Hazırlık ve üretim çalışmaları öncesinde ayrıntılı bir inceleme yapılarak kömür ve
yan kayacın metan içerikleri lokasyonlara bağlı olarak belirlenmelidir. Metan
içeriğinin 10 m3/ton dan fazla olduğu kısımlarda metan drenajı projesinin
hazırlanması zorunlu olmalı ve uygulama sırasında sürekli olarak kontrol
edilmelidir. Bu ölçüm sonuçlarına göre hazırlık ve üretim çalışmaları sırasında
sorun yaratacak düzeyde metan içeriğinin tespit edildiği bölgelerde mutlaka
önceden metan drenajı yapılmalıdır. Bu çalışmaların yapılabilmesi için firmalara
destek sağlanmalı ve bazı teşvikler uygulanmalıdır.

Maden kazalarının ve özellikle grizü facialarının önlenebilmesi için kısa ve orta
vadeli planlar ortaya konmalıdır. Kısa vadede ilk olarak uzman kişilerden oluşturulan 2
kişilik ekiplerin dünyada benzer sorunların yaşandığı ve özellikle metan drenajının
uygulandığı yerlere yaklaşık on günlük süreler ile görevlendirilmeleri uygun olacaktır. Bu
2 kişilik ekiplere ne yapacakları, hangi verileri toplayacakları, ne formatta bir rapor
hazırlayacakları ve döndüklerinde nasıl bir sunum yapmaları gerektiği konusunu
kapsayan bir şablon çalışma planı verilmelidir. Yaklaşık 8-10 ekip farklı ülke ve
madenlerde çalışma yaptıktan sonra geniş katılımlı bir atölye çalışması yapılmalıdır. Bu
toplantıda ekiplerin rapor ve izlenimlerini paylaşmaları sağlanmalıdır. Daha sonra yerel
koşullara uygun olan dünya uygulamaları belirlenmelidir. Gerekirse profesyonel
firmalardan da danışmanlık alarak konu ile ilgili bir yol haritası oluşturulmalıdır.
Taşeron kullanımı ile kazaların artması arasında bir ilişki vardır. Ancak bu sorunun
çözümünü özel sektör ve devlet sektörü ayrımı yapmadan ortaya koymak gerekir
düşüncesindeyim. İzleme ve kontrol mekanizmaları öyle oluşturulmalıdır ki, özel
sektörün de işi kesinlikle kuralları çerçevesinde yürütmesi garanti altına alınmalıdır. Bu
da devletin görevidir.

Sonuç olarak, maden proje ve uygulamalarının madencilik bilim ve teknoljisine uygun
olarak yapılmasının sağlanması hem güvenlik hem de işletme ekonomisinin sağlanması
açısından nihai çözüm olacaktır.

KAYNAKLAR

Ammonite Resources, 1991, Economics and Financing of Coalbed Methane Ventures, New
Haven, CT.
Baker, E. C., Garcia, F., and Cervik, J., 1988, Cost Comparison of Gob Hole and Cross-
Measure Borehole Systems to Control Methane in Gobs,” Report of Investigations 9151, Bureau
of Mines, U.S. Department of Interior, 23 pp.
Bibler, C. and Carothers, P., 2001, Overview of Coal Mine Gas Use Technologies,
http://www.ravenridge.com/Utilization.PDF
Dallegge, T. and Barker, C., 1999, Coalbed Methane Gas-in-Place Resource Estimates Using
Sorption Isotherms and Burial History Reconstruction: An Example from the Ferron Sandstone
Member of the Mancos Shale, Utah, U.S., Geological Survey Professional Paper, 1625-B.
Diamond, P. W. and Schatzel, S.J., 1998, Measuring the Gas Content of Coal: A Review.
International Journal of Coal Geology, 35: 311-331.
ECEES No:31, 2010, Economıc Commıssıon for Europe Energy Serıes No.31, Best Practice
Guidance for Effective Methane Drainage and Use in Coal Mines,
http://www.unece.org/energy/se/pdfs/cmm/pub/BestPractGuide_MethDrain_es31.pdf
EPA, 1999a, EPA 430-R-99-013,September 1999, U.S. Methane Emissions 1990 – 2020:
Inventories, Projections, and Opportunities for Reductions,
http://www.epa.gov/methane/reports/methaneintro.pdf
EPA, 1999b, Guidebook on Coalbed Methane Drainage for Underground Coal Mines,
http://www.epa.gov/cmop/docs/red001.pdf
Fraser, K., Peden, J., and Kenworthy, A., 1991, Managing Drilling Operations, Elsevier Science
Publishers LTD, England, pp. 246
Kissell F. N., McCulloch, C. M. and Elder, C. H., 1973, The Direct Method of Determining
Methane Content of Coalbeds for Ventilation Design, Pittsburgh Mining and Safety Research
Center, US Deparment of Int. Library, TN23.U7 no. 7767 622.06173
Kissell F. N. 2006 Handbook for Methane Control in Mining, National Institute for Occupational
Safety and Health 81 p.
Gatnar, K. ve Tor, A., 2003, Drainage and economic utilization of methane from coal seams in
the Jastrzebie mining-field’’, Applied Energy, 74, 331–341.
Goodman G.V.R., Karacan C.Ö., Schatzel S.J., Krog R.B., Taylor C.D. and Thimons E.D.,
2002, NIOSH Research for Monitoring and Controlling Methane at U.S. Underground Coal
Mining Operations, Pittsburgh Research Laboratory, Pittsburgh
Hartman, H., Mutmansky, J.M., Ramanı, R.V., Wang, Y.J., 1997, Mine Ventilation and Air
Conditioning, 3. Baskı, John Wiley & Sons, New York.
Huang, 2007, Progress and Project Opportunities of the CMM Development and Utilization in
China, Huang Shengchu, presented at the Methane to Markets Partnership Expo, Beijing,
China, October 30 - November 1, 2007
Hunt, A. M., and Steele, 1991, Coalbed Methane Technology Development in the Appalachian
Basin, Report by Dames & Moore to the Gas Research Institute, Contract No. 5089-214-1783,
January.
22
ICF Resources, 1989, The Coalbed Methane Resource and the Mechanisms of Gas
Production,Report to the Gas Research Institute, Contract No. 5984-214-1066, November.
ICF Resources, 1990b, A Technical and Economic Assessment of Methane Recovery from
Coal Seams,” Report by ICF Resources to the U.S. Environmental Protection Agency, Office of
Air and Radiation, September.
Jessen K, Tang Q. G. ve Kovscek R. A., 2007, Laboratory and Simulation Investigation of
Enhanced Coalbed Methane Recovery by Gas Injection, Transp Porous Med (2008) 73:141–
159
Kim, J., and Mutmansky, J. M., 1990, Cooperative Analysis of Ventilation Systems for a Large-
Scale Longwall Mining Operation in Coal Seams with High Methane Content, Mineral Resource
Engineering, Vol. 3, No. 2, pp. 99-117.
Kirchgessner D.A., Masemore S. S. ve Piccot D. S., 2002, Engineering and economic
evaluation of gas recovery and utilization Technologies at selected US mines,
Environmental Science and Policy, Volume 5, Number 5, October 2002 , pp. 397-409
Kline, R. J., Mokwa, L. P., and Blankenship, P. W., 1987, Island Creek Corporation’s
Experience with Methane Degasification,” Proceedings of the 1987 Coalbed Methane
Symposium, University of Alabama, Tuscaloosa, AL, pp. 279-284.
Kuuskraa, V. A., and Boyer, C. M., 1993, Economic and Parametric Analysis of Coalbed
Methane,” Hydrocarbons from Coal, AAPG Studies in Geology #38, Law, B. E., and Rice, D. D.,
eds., American Association of Petroleum Geologists, Tulsa, OK, pp. 373-394
Lambert, S. W., 1989, Comparison of Open Hole, Slotting and Perforating Completion Methods
for Multiseam Coalbed Gas Wells, Proceedings of the 1989 Coalbed Methane Symposium,
University of Alabama, Tuscaloosa, AL, pp. 253-164.
Logan, T. L., Clark, W. G., and McBane, R. A., 1987, Comparing Different Coalbed Methane
Completion Techniques, Hydraulic Fracture and Openhole Cavity at the Northeast Blanco Unit,
San Juan Basin,” Proceedings of the 1987 Coalbed Methane Symposium, University of
Alabama, Tuscaloosa, AL, pp. 265-272.
Methane to Markets Partnership, 2007, Coal Mine Projects in Mexico, Methane to Markets
Partnership Expo: A Forum for Projects, Technology, Financing and Policy — Project
Opportunity Posters and Flyers, Methane to Markets Partnership, October 30 to November 1,
2007, http://www.methanetomarkets.org/events/2007/all/expoprojects.htm
Methane to Markets Projects, 2008, Methane to Markets International Coal Mine Methane
Projects Database, Methane to Markets, accessed August 2008,
http://www2.ergweb.com/cmm/index.aspx
Methane to Markets-UK, 2005,Methane to Markets - UK Profile, Methane to Markets
Partnership, 2005, http://www.methanetomarkets.org/events/2005/coal/docs/uk_profile.pdf
McPherson, M., 2004, Subsurface Ventilation and Environmental Engineering, Chapter 12
Methane
Mutmansky and Wang, 1998, Patterns of Methane Emission and Their Effects on Mining Costs
in Underground Mining Operations,” Preprint 98-179, Society for Mining, Metallurgy, and
Exploration, Inc., 6 pp.
23
Niederhofer, J. D., and Lambert, S. W., 1987, Lease Operating Expenses for Multiple-Zone
Completion Wells, Black Warrior Basin, Alabama,” Proceedings of the 1987 Coalbed Methane
Symposium, University of Alabama, Tuscaloosa, AL, pp. 165-174.
Noack K., 1997, Control of gas emissions in underground coal mines, International Journal of
Coal Geology 35_1998.57–82
Ökten G. ve Didari V., 1989,Taşkömürün İçerdiği Gaz Miktarının Ölçülmesinde Uygulanan
Yöntemler, Madencilik, Mart 1989, Cilt XXVIII Sayı 1
Petzet, G. A., 1997, Powder River Coalbed Methane Output Growing Fast, Oil & Gas Journal,
Vol. 95, No. 10, March 10, pp. 79-80.
Rogers, R. E., 1994, Economics of Coalbed Methane Recovery, Coalbed Methane Principles
and Practice, Lake, L. W., ed., Prentice Hall, Englewood Cliffs, NJ, pp. 314-337.
Spears ve Associates, 1991, Market Study of Future Coalbed Methane Activity, Summary to
Producers by Spears and Associates, Tulsa, OK, January 10.
Shinji T., Bingrui L. ve Hirofumi F., 2009, Journal of Coal Science & Engineering, June 20,
Vol.15 No.2 pp 215–219
USEPA, 1990, Methane Emissions from Coal Mining: Issues and Opportunities for Reduction,
Office of Air and Radiation, Report 9ANR-445, Washington, DC.
USEPA,1993, Opportunities to Reduce Anthropogenic Methane Emissions in the United States,
Report to Congress, Office of Air and Radiation, Report EPA430-R-93-012, October.
Utaki T, 2009, Development of coal mine methane concentration technology for reduction of
gren gas emissions, Volume 15, Number 2 / June, 2009 pp 215-219
Wills, C., 1995, Drilled Core Holes Key to Coalbed Methane Project, Oil & Gas Journal, Vol. 93,
No. 10, March 6, pp. 73-75.
Yalçın, E. ve Durucan, Ş. 1992, Zonguldak Kömürlerinin Açığa Çıkabilen Metan İçerikleri,
Türkiye 4. Kömür Kongresi Bildiriler Kitabı, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yayını
Young L. A., 2005, Coalbed Methane: A new source of energy and environmental challenges,
Volume 12, Number 6 / November, 2005, pp. 318-321
Zuber, M. D., Kuuskraa, V. A., and Sawyer, W. K., 1990, Optimizing Well Spacing and
Hydraulic- Fracture Design for Economic Recovery of Coalbed Methane,” SPE Reprint No. 35,
Society of Petroleum Engineers, Richardson, TX, pp. 223-227.

Kömür Madenlerinde Metan Yöntemi TMMOB
Prof. Dr. Bahtiyar ÜNVER - Mustafa AKBAL






ALINTIDIR.

Translate